ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

6 Ekim 2008 Pazartesi

YAPMAK, BAŞARMAKTIR

konuşanlar

YAPAN



Tekrar merhabalar,

Gönderdiğiniz mailleri elimden geldiği kadar hemen yanıtlamaya çalışıyorum. Ama bazen gecikmeler oluyor. Bunun için beni affedin lütfen.

Bu gün gene katı düşünce kalıplarımızı gözden geçireceğiz.

Bazı düşünce kalıplarımız o kadar katılaşmıştır ki, bu durum insanların / ne etliye ne sütlüye karışmadan/ rahat (!) yaşamalarının temelini oluşturur.

Oysaki, kendisine, yakınlarına ve kendisine ait olana karşı bir girişime tepki göstermek insanın doğasında olan bir özelliktir.

Peki hal böyleyken, nasıl bir etki ile bu içgüdüsel davranıştan uzaklaştırılabiliyor insanlar?
Bu sorunun yanıtını benim gibi sizler de biliyorsunuz.

Çağdaşlık adı altında, tüm dünyada yerleştirilmeye çalışılan ve ne yazık ki büyük ölçüde de başarılan /paraya tapma/ modeli, insanların bu içgüdüsel savunma mekanizmasını yok ediyor.

Evet paraya tapma, herşeyi parayla karşılaştırma, para uğruna canını tehlikeye atma gibi daha pek çok felaket insanların tepesinde dolaşmakta.



Ülkemizde ne yazık ki bu kötü değişimden payına düşeni alıyor.
Çevrenize şöyle bir göz gezdirirseniz, üç tip insan göreceksiniz


1) ...... BEKLEYENLER
2) ...... KONUŞANLAR
3) ...... YAPANLAR

Şimdi bu başlıkların önündeki .... kısmına / SADECE/ sözcüğünü ekleyerek okuyacak olursanız varmak istediğim noktayı göreceksiniz.



Buradaki / yapmak/ fiilini biraz açmakta yarar görüyorum. Burada kast edilen yapmak, öylesine, kafamıza estiği gibi veya birileri dedi diye yapmak değildir elbette.

Bilgi+ düşünce+ fikir+ amaca olan inanç+ yapmak= BAŞARI

Sadece bekleyenler; Birisi çıksın bizi kurtarsın. Veya, devlet her sorunu çözsün diyenler

Sadece konuşanlar; Az çok olup bitenlerin farkında olan ama /ben ne yapabilirim ki/ diyerek bireysel gücünün farkında olmayanlar. Bu yüzden de sadece orada burada (sadece kendileri gibi düşünenler arasında) konuşmaktan öte hiç bir çaba göstermeyenler. ( ki bunlar toplum açısından en tehlikeli davranış içinde olanlardır. Çünkü konuşmakla çözemedikleri (çözüm için yetmeyeceğini bile bile) veya çözümde herhangi bir katkıda bulunmadıklarından, sadece kendileri ve çevreleri üzerindeki manevi baskıyı, gerilimi arttırırlar)

Yapanlar; Evet, başarı, işte bu gurupta olanlarındır.

Yukarıda verdiğim formüle tekrar bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.

İnsanın doğası açısından bakıldığında, kendisine, yakınlarına veya kendisine ait olanlara yapılan bir girişim, insanlarda doğal olarak tepki verme isteğini doğurur. Bu istekle beraber bedende savunma veya mücadele için gerekli olan salgılar bol miktarda salgılanır. Artık beden mücadeleye hazırdır.
İnsan bedeninde mücadele için salgılanan bu salgılar ve bunun doğurduğu enerji, ancak fiili bir şeyler yapıldığında kullanılarak olur.
Ama birinci ve ikinci guruptaki insanlar ne yazık ki, bu güçlerini kullanmadıklarından, içlerinde birikmiş olan bu enerji ile her an patlamaya hazır bir şekilde toplum içinde dolaşır dururlar.
(çünkü bu enerji bir şekilde açığa çıkmak zorundadır)

Kullanılmayan bu enerji, insanların içinde patlar, hem kendileri, hem yakın çevreleri, hem de toplum açısından ciddi tehdit olurlar.

Lütfen şimdi kendinizi gözden geçiriniz. Siz hangi guruba dahilsiniz?

Bir de çevrenize bakın, kim sadece bekliyor, kim sadece konuşuyoır, kim yapıyor.
Bu sorulara vereceğiniz samimi yanıtlar /neden bu günlere geldik?/ sorusunun tek ve kesin yanıtıdır.

Hepiniz sağlıcakla kalın...





Hiç yorum yok: