ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

31 Mart 2012 Cumartesi

OLMAK...



Sevgili arkadaşlar, dostlar,

sizlerden gelen mailler ve yorumlara mümkün olduğunca yanıt vermeye çalışıyorum. Ama bir konu dikkatimi çekti. Tek tek yazdım ama buradan da bir kez daha genel bir açıklama yapmak istedim.

Düşünsel esneklik, öyle bir anda olabilecek bir şey değil. 
Bir konudaki kalıplaş/tırıl/mış düşüncelerimizi esnetebilmek için önce, o konudaki gerçek, öz be öz kendi fikrimizin, düşüncemizin farkında olmalıyız.
Yoksa rüzgarın önündeki yaprak gibi oradan oraya sürükleniriz.
Belki de işin en zor yanı bu.

Herhangi bir konuda bir fikri, düşünceyi savunabiliriz veya karşı olabiliriz. Ama bu fikir ve düşünce ne kadar "bizim" dir?
Bu konuda bir tereddüt duyarsak yapılacak iş basit; Şöyle bir kendimize dönüp bakacağız. Bu fikir veya düşünce biçimi ne ölçüde yaşamımızda yer alıyor?

Öz be öz kendimize ait düşünceler, mutlaka yaşamımıza da yansıyacaktır çünkü. Örn: kapitalizme karşı olup,üretmekte mi yoksa tüketmekte mi öndeyiz? Ya da, pamuklu havlu yerine, kağıt havlu çok mu daha kullanışlı geliyor?

Olmak, sadece olmak, en güzeli... Her türlü "daha" dan, "en" de uzak...
Daha da güzeli kendimiz olabilmek...

Sevgiyle, sağlıcakla...

29 Mart 2012 Perşembe

DOĞAL ESNEKLİK




Bedenlerini doğru kullanmayı onlara kimse öğretmedi.
Onlar zaten biliyorlar.

"Ama onlar hayvan. İçgüdüleriyle yaşıyorlar" demeden önce, lütfen düşünün; Aynı iç güdüler biz insanlarda yok mu?

Var... Evet var. 

Yeni dünyaya gelmiş bir bebek, bir yere tutunarak rahatlıkla kendi ağırlığını taşıyabilir.
İç güdülerimize bir kaç örnek daha vereyim; Her çocuk yerden bir şey alması gerektiğinde mutlaka çömelerek alır. Hepimiz çocukken böyle yapıyorduk. İçgüdüsel olarak omurgamızı korumak için.


Peki ne değişti de şimdi çömelmek yerine olur olmadık şekilde eğiliyoruz ve çoğunlukla da omurgamızı ve çevresindeki kaslarımızı zedeliyoruz?

 Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün...


İçgüdülerimiz, sessiz sakin bir şekilde bize yanlışlarımızı söylüyor aslında. Nasıl mı? Ağrılarla, kasılmalarla ve yanlış bir pozisyonda uzun süre kaldığımızda hemen ardından gerinme isteğiyle...

 

Bir egzersiz programına başlamadan önce lütfen samimiyetle kendinize sorun, neden böyle bir şeye başlıyorum? diye...
Ben, belli bir sürelik başlangıçlardan yana değilim. Örn: Diet... Veya Egzersiz gibi.
Böylesi süre sınırlı düzenlemeler başlar ve bir gün biter.

Benim önerim, kalıcı bir değişimdir.
Elbette istiyorsanız spor yapmaya, bedeninizdeki kaslarınızı özel olarak geliştirme çalışmasına başlayabilirsiniz. Buna bir engel yok. 

Benim anlatmak istediğim, bu güne kadar bedenimizi yanlış kullanarak veya bazı özelliklerini hiç kullanmayarak  yaptığımız eziyete bir son vermek. Böylece de daha zinde ve sağlıklı bir alt yapı oluşturmak. Bu alt yapı sağlam olduktan sonra üzerine her türlü çalışmayı ekleyebilirsiniz.


Ama 30 ya da 40 yıldır sadece günlük otomatik hareketler dışında bir şey yapmamış bir bedenin, aniden günde 40 mekik yapmaya başlaması hiç bir sonuç vermeyecektir. Muhtemel sakatlıklar da cabası...

 

Bedeninizde bu sağlam alt yapıyı oluşturmak için, çok zaman ve para harcamanız gerekmiyor.
Samimi bir istek yeterli.
Size basit bir kaç örnek vermek istiyorum.


Bu örnek, omurgasında veya eklemlerinde, kaslarında bir sorunu olmayanlar için geçerlidir.


Sabah ilk uyandığınızda, kaslarınızda yatak sertliği denilen bir durum vardır. O yüzden içgüdüsel olarak gerinme isteği duyarız.
Bunu içinizden geldiği gibi ( abartmadan yapın) Yanlış veya fazla ileri gittiğinizde, duyacağınız ağrı size "yeter" diyecektir.
Sonra yatağınızın kenarına oturun. Ellerinizle dizlerinizi tutarak, yavaşça kendinizi aşağıya doğru bırakın. Bu arada, ellerinizle dizlerinize dayanmayı bırakmayın.
Bir kaç dakika o durumda kalın.
Bu omurganızı ve çevresindeki kasları gevşetecektir.
Sonra, gene dizlerinize tutunarak yavaşça doğrulun
Bu sefer de gene dizlerinizi kendinize çeker gibi, belinizi, yavaşça geriye doğru esnetin.
Her sabah yapacağınız bu germe hareketi, omurganızın gün içindeki duruşları için bir başlangıç oluşturacaktır.


 
Bu kısa ama çok etkili hareketi gün içerisinde de sık sık tekrarlamanızda fayda var. Çünkü ister oturduğunuz yerde çalışıyor olun, ister bedeninizle , sonuçta omurganız ve çevresindeki kaslar çok fazla yük taşımaktan yorgun düşeceklerdir.


27 Mart 2012 Salı

YAŞAMIMIZIN SORUMLULUĞUNU ELE ALMAK









Biliyorum, kim ne derse desin, yaz kendisini hissettirdikçe fazla kilolarınız içinizi kemirmeye başladı.
Lütfen bir an şöyle düşünün; 
O kiloları nasıl aldınız?
Birisi size zorla mı verdi?
Yoksa bir sabah uyandığınızda ansızın bir baktınız ki fazladan kilolar her yerinizi kaplamış mı?

Hiç kendinizi yormayın ve kandırmayın. Onların her birisini, hem de büyük bir keyifle siz bedeninize yerleştirdiniz...

Hadi itiraf edin :)




Elbette burada, herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle alınan kilolardan söz etmiyorum.
Söz ettiğim, soğuk kış akşamlarında, elinize aldığınız abur-cuburlarla tv. karşısında geçirdiğiniz saatler, bedeninizi, "Bu buz gibi havada evde oturmak en iyisi" diyerek hareketsizliğe mahkum etmeniz. Bunların üzerine bedenimizin genetik kodlarına yerleşmiş olan savunma mekanizmamızın, soğuktan korunmak için daha fazla kalori ihtiyacını da eklersek durum ortada... 

Artık kendi sorumluluğunuzun farkına varmanın ve bu kilolardan kurtulmanın da yanlızca sizin sorumluluğunuzda olduğunun farkına varma zamanıdır.

Bu yazılarımda özellikle üzerinde durduğum nokta,  estetik, moda, görüntü değil kesinlikle.
Sağlıklı, ağrısız, kaliteli bir yaşamı hakkettiğimizden hareketle, bunu nasıl yapabileceğimizi sizlerle paylaşmak.

 


Beslenme alışkanlıklarımız ve hareket etmek... Bunların arasındaki denge kilo kontrolünde ( herhangi bir sağlık sorunu yoksa) tek mekanizmadır.
Hareket etmek demek sadece belli zaman ve para ayırarak spor salonlarına gitmek demek değildir.
İstiyorsanız bunu yapabilirsiniz ama tek seçeneğiniz bu değildir...
Şimdi bu satırları bir kaç kez daha okuyun isterseniz. Çünkü her zaman mücadele verdiğim, kafamıza kazınmış ve kazınmaya da devam eden yanlış düşünce kalıplarımız, kendimizle ilgili bu kadar basit gerçekleri dahi kabul etmemizi zorlaştırıyor.
Bu da, her şeyin para olduğu zamanımızın bir özelliği.
Ama ben eminim ki, sakince, kendi kendimizle baş başa kalıp düşünürsek göreceğiz ki, birileri para kazanmak için bizim sağlığımızla oynuyor. Bunu başarmak için, beynimize, güzellik, estetik adıyla pek çok virüs(!) yerleştiriyor.
Sizlere önerim, kendi sorumluluğunuzu ele almanızdır.

 

Sizlerden gelen yorum ve mailler ışığında, günlük yaşamdaki hareketlerimizi bir egzersize dönüştürmek konusunda örnekler vermeyi sürdüreceğim.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın...

 

26 Mart 2012 Pazartesi

EV İŞLERİNİZİ BİR EGZERSİZE DÖNÜŞTÜREBİLİRSİNİZ.



Evet yanlış okumadınız, sadece ev işlerini değil, gün içindeki tüm hareketlerinizi bir egzersize dönüştürebilirsiniz.
Bunu yapmakla, daha fazla kalori yakacaksınız. Bedeninizi yanlış kullanmaktan kaynaklanan ağrılarınız ortadan kalkacak. Gün sonunda kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.

Bununla ilgili bir kaç örneği aşağıda görebilirsiniz. 
Deneyin. İşe yaradığını göreceksiniz.

1) Hareketsiz ayakta dururken, ağırlığınızı iki ayağınıza eşit olarak paylaştırın. Bir ayağınızın önde olması size daha kolaylık sağlayacaktır. Kesinlikle bir bacağınızın üzerine yüklenmeyin.

                                                                

2) Çok küçük dahi olsa bir ağırlık kaldıracaksanız, mutlaka önden ve bedeninize mümkün olduğu kadar yakın tutarak kaldırın. Kesinlikle yanınıza uzanarak kaldırmayın. Bu, bir bardak su dahi olsa. 
Sırt kaslarının aniden kasılması gibi çok ağrılı rahatsızlıklar, örneğin sofrada otururken, masanın uzak bir yerinde duran sürahiyi tek elimizle almaya çalışmak gibi durumlarda ortaya çıkar. Böyle bir durumda ( üşenmeyin) ayağa kalkın, yüzünüzü alacağınız nesneye çevirin ve öyle alın.





3) Eğilmenizi gerektiren bir iş yapacaksanız dizlerinizi de bükün ki tüm yük omurganıza binmesin.





4) Yer silmek ( sopalı paspaslarla) veya elektrik süpürgesi kullanacağınız zaman, bu aletlerin sapının, satın alırken, eğilmenize gerek olmayacak ölçüde olmasına dikkat edin. Lütfen hep aynı eliniz yerine, birkaç dakikada bir el değiştirin. Eğer az da olsa eğilmeniz gerekiyorsa, tıpkı resimdeki yoga pozisyonunda olduğu gibi, bir bacağınızı öne koyun ve o dizinizi hafifçe bükün. Bu durumda sırtınız dik konumda olacaktır. El değiştirirken, bacaklarınızı da değiştirmeyi unutmayın.






Burada bir kaç örnekle gösterdiğim gibi, siz de ev işlerini egzersize dönüştürebilirsiniz. 
Bunu uygularken öncelikli amacınız bedeninizi doğru kullanmak olmalıdır. Elbette yanı sıra fazladan yakacağınız kalorileri de göz ardı edemeyiz.
Sevgiyle, sağlıcakla...

 

23 Mart 2012 Cuma

FAZLA KİLOLARDAN KURTULMAK İÇİN...




Umarım böylesi küçük(!) hayalleriniz yoktur...


Önceki yazılarımda da söz ettiğim gibi, bedenimizde depolanan yağlar, ancak, metebolize olarak, yani, kaslarımızın hareketi için gerekli enerjiyi üretmek için yakılarak erirler.
Tüm kaslarımızın belli bir hareket kapasitesi vardır. Fakat, günlük yaşamı kolaylaştırmak amacıyla geliştirilen aletler, yöntemler nedeniyle, bazı kaslarımızı kullanmaz olduk.
Kullanılmayan kaslarda atrofi ( küçülme, güçten düşme) gelişir. Bu nedenle hareket etmek derken sadece haftanın belli günleri, belli saat aralıklarında yapılan egzersizler, hiç işe yaramaz diyemem elbette ama yeterli değildir. Hele ki bu çalışmalara, kaslarda belli bir atrofi oluştuktan sonra başlandı ise ciddi sakatlanmalara bile neden olabilir.






Birlikte çalıştığım çoğu ev hanımı: " bütün gün hiç oturmuyorum ki, çamaşır, temizlik, ütü, çocuklar derken akşam oluyor" diyor. Ama tüm bu süreçte yaptıkları hareketleri videoya alıp sonradan bir izleseler, sürekli olarak bedenlerinin tek tarafını kullandıklarını, bazı kasların ise neredeyse hiç kullanmadıklarını görürler.

Benim önerim ise, ev işlerini dahi bilinçli bir şekilde yaparak bir egzersize dönüştürmek.
Böylece hem işleriniz bitecek hem, bedeninizi dengeli bir şekilde kullanarak, kaslarınızın tümünü kullanabileceksiniz ve daha çok kalori harcayacaksınız. 


Bunu yaparken başlangıçta hızınız biraz düşecek. Ama tüm dikkatinizi yaptığınız işe yöneltmek zorunda kalacağınız için zihniniz de, deyim yerindeyse nefes alacak. (Bir tür meditasyon)
Çünkü iş yaparken neredeyse otomatik hale gelen hareketlerimiz için düşünmemize gerek yoktur. Bu nedenle örneğin, yerleri silerken, içinizden bambaşka şeyler düşünebilirsiniz, belki birisiyle hayali bir tartışma yaşarsınız vb. 
Gün sonundaki yorgunluğunuzun en büyük nedeni, aslında bedeninizin yorulmasından çok bu zihinsel düşüncelerinizdir.




Size ilk önerim, basit işlerden başlayara, her zaman kullandığınız eliniz yerine diğer elinizi kullanmanızdır. Bunu yaparken, alışık olmadığınız için tüm dikkatinizi yaptığınız işe vermek zorundasınız. Bedeninizin her zaman kullandığınız tarafı değil, diğer tarafı, yani şimdiye kadar neredeyse uykuda olan tarafı çalışacaktır.









İkinci bir önerim, ( eğer dizlerinizde, kalça ekleminizde veya omurganızda bir sorun varsa lütfen önce hekiminize danışın) iş yaparken, eğilmek yerine çömelmek.
Bununla hem omurganızı korumuş olacak hem de bacak kaslarınızı çalıştırmış olacaksınız.
Arada bir her iki dizinizle birlikte çömelmektir. Alaturka tuvalete oturur gibi. Dikkat ederseniz, bedeniyle çalışan çiftçiler, tamirciler vb. dinlenmek için bu pozisyonu seçerler. Bu duruşta omurga esner ve üzerine binen yük azalır. Evinizde en azından günde bir kaç kez, bir kaç dakika bu duruşu denemenizi öneririm.
Dikkat edilecek husus: çömelirken önce öne doğru eğilin ve dizlerinizi tutun.
Sonra, dizlerinizi bükerek mümkün olduğu kadar göğsünüzü üst bacaklarınıza doğru eğin. Böylece çömelin.
Kalkarken ise gene önce dizlerinizi tutun ve oradan destek alarak kalkın.






Gündelik hareketleri, egzersize dönüştürmekle ilgili yazılarımı sürdüreceğim.
Sağlıkla, sevgiyle...

 

22 Mart 2012 Perşembe

AH! ŞU KİLOLOAR... TAM DA YAZ GELMİŞKEN.


Ah! şu zevkele gelip de, onca eziyete rağmen bir türlü gitmeyen kilolarımız.
Bedenimizin her yerinde biriken normalin ötesindeki yağ kütlesi...

Bunları, bedenimizin ihtiyacı olan düzeye indirmek mümkün. 

Burada iş size düşüyor.
Öncelikle ve samimiyetle bu yağlardan, diğer deyişle fazla kilolardan neden kurtulmak istiyorsunuz?





Lütfen aşağıdaki soruları, dürüstce yanıtlayın;

 1) Sağlığınızı tehdit ettiği için mi? Yüksek tansiyon, kalple ilgili sorunlar, diabet vb.

2) Dizleriniz, ayak bilekleriniz, kısaca kemikleriniz ve eklemleriniz artık bu ağırlığı taşımayacaklarını /ağrılarla/ size /avaz avaz/ söylediği için mi?

3) Moda giysileri giyemediğiniz için mi?

4) Geçen yaz, dünya paralar vererek aldığınız veya bu yıl için katologdan seçtiğiniz bikininin/ mayonun/ içine sığma endişesiyle mi?

5) Eşiniz/ komşunuz/ çocuğunuz/ sınıf arkadaşlarınız/ iş yerindeki arkadaşlarınız/ vb. bu konuda size baskı yaptıkları/ alay ettikleri/ artık çekici bulmadıkları için mi?

6) Tüm bunların dışında, sadece kendinizi daha iyi hissetmek için mi?



Yukarıdaki sorulardan 3, 4 ve 5. sorulara evet dediyseniz, siz henüz sağlıklı bir kilo verme sürecine giremezsiniz. Lütfen diğer soruları bir kez daha okuyun ve zihninizin mahkemesinde tartışın. 
Bu sorulara ..mış gibi cevaplar vermenizin ne size, ne de hiç kimseye bir yararı olmaz. Sadece kanmadığınız halde, kendinizi kandırmak için, hiç gereksiz, boşa enerji kaybı olan bir gerilim sürecine mahkum olursunuz. Hem de bu kötülüğü kendi kendinize yapmış olursunuz.

Bu süreç o kadar olumsuz etki yapar ki, sizin büsbütün kendi iç sesinize, bedeninizin size gönderdiği sinyallere kulağınızı kapatmanıza neden olur. İçine girdiğiniz ( kendi kendinizi soktuğunuz) gerilim, size, daha çok kilo olarak geri döner.

Gelin bu işi kökten çözelim.
Sandığınız/ istediğiniz/ kadar kısa sürede olmayacak bilesiniz. Ama kalıcı olacak. Çünkü bedeninizin işleyişini anlayacaksınız. Ona kulak vermeyi öğreneceksiniz. Kaslarınız, eklemleriniz, kemikleriniz doğal esneklik ve gücüne kavuşacak.

İlk ve en önemli önerim, mutlaka bir hekime başvurun, kilo vermekle ilgili isteğinizi söyleyin. Mutlaka size bir kaç test önerecektir.
Bu testleri mutlaka yaptırın ki, fazla kilolarınızın nedenini öğrenebilesiniz.
Belki gizli bir iç hastalık nedeniyle, belki bir hormon dengesizliği yüzünden bunca yıl onca ağırlığı taşıdınız. Kim bilir?
Bu testleri ve sonuçlarına göre hekiminizin önerilerine mutlaka uyun. Sabırsızlığa kapılıp da " aman yaz geldi geçiyor ben hala...." gibi hiç bir anlamı olmayan düşünceleri anında kafanızdan atın. Siz sağlıklı oldukça daha çok yaz gelecek.



Diet benim konum değil. Yıllardır edinmiş olduğum beslenme alışkanlığımla şu an 30 yıldır aynı kilomdayım. Arada elbette bir kaç kilo aldığı/ verdiğim oluyor. Ama asla kilolarım benim için sürekli kafamı meşgul eden bir konu değil. Çünkü, bedenimin ihtiyaç duyduğu ritim, denge ve esnekliğini koruyorum. Bunun sonucunda da kilolarım hiç bir zaman sorun olmuyor.
Ben yapabiliyorsam siz de yapabilirsiniz.
Sadece doğruyu görüp, kabul etmek ve gereğini yağmak şartıyla.
Unutmayın en büyük öğretmeniniz kendi bedeniniz ve onun size gönderdiği sinyaller...


Sevgi ve sağlıcakla...

 


21 Mart 2012 Çarşamba

FAZLA KİLOLARIMIZDAN NEDEN KURTULAMIYORUZ?




Bahar geldi...
Geçen yazdan bu güne kilonuzda bir fark var mı?
Sadece bir veya iki kilo kadar diyorsanız bu çok fazla sorun değil. Çünkü bünyemiz, kışı rahat geçirmek, soğuktan korumak için bir miktar fazladan yağ depolar. Doğal yoldan bu yağa ihtiyaç kalmadığında bunlar kendiliklerinden giderler.
Ama her yaz başı, düzenli olarak bir kilo, bir kilo üstüne geliyorsa bu tehlike işaretidir.
Her yıl bir kilo alsak, belki göze görünmez bile ama 10 yıl sonra tam on kilo fazlamız olacak demektir.

Bu ve benzeri sözleri milyonlarca kez duyduğunuzdan eminim.
Bir şeyden daha çok eminim, kilolu olduğunu düşünenleriniz, belki de bir kitap yazabilecek kadar diet ve egzersiz programlarından haberdarsınız, itiraf edin :)
Peki, neden bir türlü olamıyor, olduramıyorsunuz, hiç düşündünüz mü?
Gene eminim çok düşündünüz. Bir yığın kitap, dergi, tv. programı, cd. ler izlediniz, okudunuz... Peki, sonuç?

Bu blogumda özellikle düşünsel esneklik üzerinde önemle durmamdaki neden bir kez daha karşımıza çıkıyor burada.

Sorunlarınızı ( sadece kilo değil, kendinizle ilgili pek çok sorunu), onları oluşturan düşünce, davranış kalıplarınızla yok edemezsiniz... 

Ortada bir yanlışlık var ki, bunca gayretinize rağmen değişen bir şey olmuyor...
İşte bu yanlışlığı ortaya koymak istiyorum.
Farklı bir düşünce ve buna bağlı davranışla, pek çok kişisel sorununuzdan kurtulabilirsiniz.

Burada kilolardan söz ettiğimize göre, örneklerimi de bu konuda vereceğim



1) Kendinizi tanımalı ve /ancak ondan sonra/ güvenmelisiniz. Öyle ya, tanımadığınız bir şey(!)e nasıl güvenebilirsiniz ki? 
Yağ hücreleri belli bir yaşa kadar çoğalır. Yaklaşık 6- 7 yaşlarımıza kadar. Bu yaşa kadar oluşan obezite, çok fazla olan yağ hücrelerinin genişlemesiyle oluşacağından daha kalıcı bir kilo sorunu yaratır. O yaşlara kadar, normal değerlerde çoğalan yağ hücreleri, daha sonraki yaşlarda, çeşitli nedenlerle büyürse, geri dönüşü daha kolay olabilir. Demek oluyor ki, çocuklarımızın beslenmesine, ileriye dönük olarak çok dikkat etmeliyiz.







2) Yağ hücrelerine, özellikle bel, karın bölgesinde çok ihtiyaç vardır. O yağ tabakası iç organlarımız için bir koruyucu tabaka oluşturur. Göbekli olduğunu düşünenler; Sakın ola ki, "oh! benim koruma kalkanım mükemmel" gibi bir teselliye kapılmayın :)




3) Şundan emin olun, bedenimiz, ritim, denge, esneklik temelinde yapılanmıştır. Kendisine ait olmayan, kendisine zarar veren her şeyden kurtulmaya çalışır. Bunun için mücadele eder. Kilolardan kurtulmak için en büyük yardımcımız, bedenimizin bu mücadelesidir. Bir örnek vereyim: elinize bir kiloluk bir poşet alın ve gün boyu bunu taşıyın. Bir süre sonra o size on kilo gibi gelmeye başlayacak ve elinizden bırakmak isteyeceksiniz. 
İşte bedeniniz de her bir fazla kilonuz için aynını düşünüyor, onlardan kurtulmak istiyor. Size bazı sinyaller gönderiyor. En basitinden hazımsızlık, çeşitli iç hastalıklar, hormon bozuklukları gibi. Ama siz bu arada diet programları peşinde koşmaktan bu sinyalleri alamıyorsunuz bir türlü. Kolunuz ağrıdı diye o poşeti bırakıyorsunuz da, neden zavallı bedeninize, pek çok organınıza zarar veren kilolarınızı bir türlü bırakmıyorsunuz?





4) Buraya kadar okuduklarınız olasılıkla size farklı geldi ve kendi kendinize " evet, işte bu" dediniz. Aman lütfen acele etmeyin. Farklı olan her şey kolayca uygulanabilir değildir. Bu tip farklı görüşleri mutlaka zihninizin mahkemesine gönderin. Ölçün, tartın, düşünün...
Size yazmanızı öneriyorum. Zihnimiz o kadar çabuk ve durmaksızın çalışır ki, onun hızına yetişmek mümkün değildir. Bu hızı yavaşlatmanın en kolay yolu yazmaktır. Bir not defteri alın ve kilolarınızla ilgili tüm bilgilerinizi, deneyimlerinizi oraya yazın. Arada sırada bir göz atın. Eğer değiştirmek istedikleriniz olursa, (altındaki görünecek şekilde) üzerini çizerek düzeltin.

5) Biliyorum, bazılarınız sabırsızlandı. "Eeee! hadi ama, yaz şuraya şunu ye, bunu, ye, hopla, zıpla, 2 günde on kilo ver" demek geliyor içinizden. Ama elbette demeyeceğim. Çünkü gene bazılarınız benzer önermeleri zaten zamanında denediniz ve sonuç ortada değil mi? O zaman sabır ve sadece mevsimsel, güzellik, moda uğruna değil, kendinizi, bedeninizi korumak ve zinde bir yaşam için yeni bir bakış açısı edinmek zorundayız.

Bir sonraki yazımda konuyu sürdüreceğim...
Şimdilik sevgiyle sağlıcakla...