Her
yıl bu günlerde bir “iyi dilek” furyası başlar...
Başlar
da, bunların kaçı gerçekleşir?
Geçen
yıl veya daha önceleri bu zamanlar dilediğiniz, umut ettiğiniz,
yeni yıldan beklediklerinizi şöyle bir düşünün isterseniz...?
Umut
etmek, iyi dileklerde bulunmak çok ciddi bir şeydir...
“eee
canım, adettendir... ne olmuş yani? Söyle gitsin” mantığı
aslında, zihnimizdeki umut etme kavramını dejenere eder...
Farkında
olmayız ama gerçekten umut etme kavramı zihnimizde bir kere
dejenere oldu mu, aslında çok önemli bir desteğimizi kaybetmiş
oluruz.
Umut
etmek ve iyi dileklerde bulunmak, eğer akılcıysa, eğer,
(kendimizle ilgili olanları için) inanarak arkasında
durabileceksek ve en önemlisi, bunun için içtenlikle bir çaba
harcarsak, işte o zaman gerçekleşme ihtimali çok yükselir.
Bir
kere de gerçekleştiğine tanık olursak artık umut etmek bizim
için bir laf değil, ileriye attığımız bir çapa olur...
Sevdiklerimiz,
yakınlarımız ve hatta ülkemiz, dünyamız için iyi dilekler
dilerken de benzer nitelikler söz konusudur aslında...
Öyle
afaki, olmayacağını, asla olamayacağını bildiğiniz dileklerde
bulunmak ve elbette sonrasında hüsrana uğramak, bilinçli olmasa
da zihninizde müthiş bir hayal kırıklığı yaratır. Bu hayal
kırıklığının bilinçli olarak farkında olmasanız bile bir
desteğinizi kaybetmiş olursunuz... ki bu destek hepimiz için
yaşamsal önemdedir...
Hiç
unutmayalım ki insan zihni şakadan anlamaz...
O,
her şeyi ciddiye alır...
Şimdi,
ben kendim ve tüm insanlık için, önce kendimiz olabilmeyi, kendi
mutluluğumuzu başkalarının insafına bırakmayıp, kendimiz
yaratmayı başarabilmeyi, insani özelliklerimizi yeniden
hatırlamayı ve içimizde var olan sevme yetisini geliştirip, tüm
doğayı bununla sarıp sarmalayabilmeyi diliyorum...