ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

15 Temmuz 2014 Salı





Bel ağrınız mı var?
Ya da daha doğru soru; bel ağrınız yok mu?
(sahi mi ;) )
Sürekli oturarak iş yapıyorsanız/çalışıyorsanız, arada bir, yukarıdaki resimdeki gibi gerinme ihtiyacı doyarsınız. Ama aslında bedenin germe ihtiyacı duyduğu kas (3) numaralı resimdeki kastır... o yüzden bu arasıra yaptığınız gerinme bir işe yaramaz...

Burada söz edeceğim bel ağrıları, fıtık, kayma vb. herhangi bir ortopedik durumun olmadığı hallerle ilgili...
Her bel ağrısı fıtık, kayma demek değildir çünkü...

Görünen o ki, insanoğlu çok çabuk iki ayağı üzerine kalktı... en zayıf bölgesi olan bel çevresi kasları henüz yeterince güçlenemediği için de, üst bedenini taşıyamadı ve hemen oturmaya başladı...
Evet, oturmak... Bel ağrılarımızın en başta gelen nedeni...
Buyurun, açıklaması burada...

Önce, bedenimizle ilgili temel bir ilkeyi hatırlayalım; “kapasitesi ölçüsünde, sürekli/düzenli/ kullanılmayan her kas/organ/ zaman içinde işlevini kaybeder/küçülür/ hatta tamamen işlevsiz kalır...
(2)

      Bu resimde çok net görünüyor ki, bel bölgemizde, kemik yapısı açısından sadece ve sadece omurgamız var... Oysaki pek çok yaşamsal organımız bu bölgemizde... Peki bu yaşamsal önemdeki organlarımız nasıl koruma altında?
      Kaslarımızla, yağ ve bağ dokularıyla elbette...
    1. Belimizin üzerinde kalan bölgemizin ağırlığı, altında kalan kısımdan çok daha fazla. Üstelik, ayaklarımızla yere bastığımız için, alt bölge ağırlığının büyük bir kısmı yer tarafından emilirken, üst bölgemizin ağırlığı tümüyle omurga ve çevresindeki kaslar tarafından sağlanmak zorunda...
      Kendi boyunuzda bir sopayı yere değdirin ve dimdik tutmaya çalışın... Dikkat ettiniz mi, en alt kısmından değil, refleks olarak orta kısmından müdahele ediyorsunuz dengede tutmak için... şimdi bu sopanın üst tarafına biraz ağırlık ekleyin... gördünüz mü, dengede tutmak daha da zorlaştı...
      Kısaca, bel bölgemizdeki kaslarımızı, kapasiteleri ölçüsünde ve eşit olarak güçlü tutmak zorundayız... Sadece karın kasları güçlü ise, beden öne doğru eğilmek ister (güçlü taraf çeker)... sadece sırt kasları güçlü ise, bu sefer beden, arkaya doğru eğilmek ister...

Evet artık net olarak biliyoruz ki, sırt, bel kaslarımız eşit olarak güçlü, ve işlevsel olmak zorundadır... bu da bu kaslarımızın sürekli ve düzenli olarak kullanılması demektir... aksi takdirde, mutlaka bedenimiz bir tarafa doğru eğilecektir...
(3)



      Şimdi bu resme bakın lütfen.
      Kırmızıyla gösterilen bu kasımızın ismi, psos minor... bel omurlarımızın başlangıç noktasından başlayıp, kalça eklemi hizasına bağlanıyor. Belin her iki tarafında da bulunuyor...
      İsmi pek lazım değil ama bel ağrılarımızın en başta gelen sorumlusu bu kasımız. ( zavallı kasımızın bir kusuru yok. Onu yeterince kullanmadığımız için bizler suçluyuz aslında :) )
      Resimde gördüğünüz gibi bu kas, ayakta durduğumuz zaman, düz/gergin duruyor. Yani çalışıyor. Fakat oturduğumuz zaman bu kas, kısalıyor/çalışmıyor...
      Eğer, ayakta durmaktan çok oturuyorsak, zaman içinde bu kasımız işlevini yitiriyor ve ciddi bel ağrıları ortaya çıkıyor.
      Demin sopa örneğini verdim ya, işte o sopayı dengede tutmak için elinizle müdahele ettiğiniz noktanın, bedenimizdeki karşılığı bu kas.
      Şimdi bu kasımızı nasıl en basit şekilde çalıştırabileceğimize bakalım:







Evet bu resimdeki hareketi günde bir kaç kez, düzenli ve sürekli olarak yapmanız sizi, bel ağrılarından kurtarabileceği gibi ileri yaşlarda oluşabilecek ağrı sorunlarının da önüne geçecektir.
Burada tekrar hatırlatıyorum, söz edilen bel ağrıları, fıtık/kayma gibi sorunların olmadığı durumlar için geçerlidir...

Sağlıkla... Sevgiyle...