ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

9 Ekim 2013 Çarşamba

Esnek düşünebilmek bizleri gerilimden ve buna bağlı pek çok kas gerginliğinden, dolayısıyla ağrılardan kurtardığı gibi gereksiz polemiklerden de korur...
En güzel örneğini günümüz siyasi ortamında görebiliriz.

Bizler refleks olarak bize yöneltilen, damarımıza basma amaçlı sorulara ve suçlamalara anında yanıt vermek ( kendimizi savunmak) eğilimindeyiz.
Böyle olunca da lafa laf gibi bir polemik zinciri başlamış oluyor, sinirler geriliyor, en önemlisi de enerjimiz boşa harcanıyor. Sinir bozukluğu, bunun getirdiği kafa karışıklığı, öfke de cabası...

Peki, ne yapmalı?
Bize bir soru yöneltiğinde, hatta hakaret edildiğinde, o anki anında cevap verme güdümüzü frenleyip, "bu, bunu neden sordu/söyledi" diye bir kaç saniye düşünebilirsek;

1) Karşımızdaki bizden ani cevap beklediği ve kendisini buna hazırladığı için onu bir boşluğa düşürmüş oluruz.

2) Muhtemelen o bir kaç saniye içinde, sorunun neden sorulduğu hakkında bir neden buluruz. Hakaret ise karşılaştığımız o zaten karşımızdakinin bize " seninle fikir mücadelesine benim aklım ermez. Elimden gelen budur" demesidir ki bu zaten herhangi bir tepkiyi gerektirmez. Bir aczin ifadesidir. Öyle ya, o kişi size küfür değil de "majesteleri" deseydi mutlu mu olacaktınız...?

3) Bu en kritik nokta... O soru veya o hakaretle tamamen ilgisiz, o kişinin özeline yönelik bir soru sormak... Ancak onu tahrik edici olmamasına özen gösterilmeli elbette...
İnanın bunu yaptığımızda karşımızdaki kişinin, tabir yerindeyse yumruğu boşa gidecektir...

Burada bir sinirlenen, öfkelenen birisi olacaktır ama bu siz olmayacaksınız... :)

Sevgiyle, sağlıcakla... 


Düşünsel esnekliğin getirileri.

 
 
 
Düşünce kalıplarımızı esneterek bedensel gerilimlerden kurtulabiliriz...
 
Bedenimizdeki bir çok ağrının kaynağının gerilim olduğunu artık hepimiz biliyoruz.
Ama tuhaf bir şekilde hep kendi dışımızdaki kaynakların gerilim yarattığını sanıyoruz. Trafik, iş yoğunluğu, ekonomik sıkıntılar vb. gibi...
 
Bunlar elbette sıkıntı verici durumlar. Ama bunları bile gerilim yaratmadan kabullenmek veya çareler üretmek mümkün...
Bir de kendi kendimize yarattığımız gerilim kaynakları var ki emin olun bunlar dış mihraklardan hem daha fazla, hem de çok daha etkili...
Bir kaç örnek: "El alem ne der?"düşüncesinin esiri olmak, "Evin bazı bölümlerini veya bazı eşyaları (hiç gelmemiş veya gelmeyecek olan) misafire saklamak, yaşlanmak ve hatta ölüme direnmek, hep "daha, daha" peşinde koşmak, kendi dışımızdakilerin ölçüleriyle sürekli yaptıklarımızı, davranışlarımızı değerlendirip, kendimizi eksik, yetersiz bulmak...
Örnekler o kadar çok ki...

Bu yazıyı okuyanlarınızdan pek çoğu muhtemelen "evet, doğru" diyeceksiniz. Haklısınız, kimsenin bilmediği bir şeyi ortaya atmıyorum. Böyle bir iddiam yok. Önemli olan, yaşamımızı karartan bu kendi yarattìğımız kaynaklardan kurtulmak.
Bunu yapabilmek çok kolay.
Yazarak düşünmek en etkili yol.
Deneyin, ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz...