ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

9 Eylül 2011 Cuma





Canım MEKS imi meleklerin yanına gönderdikten sonra, çok fazla mesaj aldım. Tüm dostlarım, sağ olun var olun.
Ama bu arada, " şu kadar şehit veriyoruz, sen köpek derdindesin" diyenler de oldu.
Birincisi, bir olaya üzülmek, bir başka olaya üzülmeyi, onun için bir şeyler yapmayı engellemez.
İki, burada, her konudaki tüm düşüncelerimizi aynen paylaşmak gibi bir zorunluluk yok. İsteyen, istediği konuyu paylaşır. Bu, hiç bir zaman diğer konularla ilgili olmadığını göstermez.

 HAYVAN/DOĞA SEVER OLMAK, ASLINDA GERÇEK İNSAN OLMAKTIR...

Ülkemizde ve tüm dünyadaki sorunların altını biraz kazıyınca, altından /insanlıktan uzaklaşmak/ yattığını görürsünüz.
Bakın bir kaç örnek; Lidyalılar parayı bulduklarından sonra yüzyıllar boyu sadece bir değişim aracı olarak kullanıldı. Ama sonra giderek, güç, iktidar simgesi oldu ve ne olursa olsun, nasıl olursa olsun para sahibi olmak mübah oldu.
İşte o zamandan sonra, önce sevgi, yok oldu. Peşinden, insani olan vicdan, merhamet, insaf gibi özellikler yok oldu.
Kim ne derse desin, çağımızın dini, paradır artık.
Bunun için savaşlar, katliamlar/insan, hayvan, doğa demeden/, oluyor.

Nevil Shut isimli yazarın KUMSALDA adlı romanını öneriyorum.Romanda, nükleer savaş sonrasında, Avustralya nın güneyinde, küçücük bir kasabanın dışındaki tüm dünyada yaşam sona ermiştir. Bu kasabadaki insanlarında çok az zamanları vardır. Bu vahim durumda ilk yaptıkları nedir biliyor musunuz? Parayı ortadan kaldırırlar. Çünkü tüm bu felaketin onun yüzünden olduğunu anlamışlardır. Ama çok geçtir artık.

Yeryüzünde az da olsa, hala daha doğal yaşamlarını sürdüren insan gurupları var. O insanlarda, medeni(!) hastalıkların pek çoğu görülmüyor.


Örneğin, obezite, alzheimer, M.S, A.L.S, vb.
Çünkü bunlar, medeniyetin(!) yarattığı, doğadan uzaklaşmanın getirdiği hastalıklardır.


Bu nedenlerle emperyalizm denen canavara karşıyım.
Tez zamanda, doğadaki gerçek yerimizi bilmek ve oraya dönmek zorundayız.
Bu konuda en güzel yol göstericileri, hayvanlardır. Çünkü onlar, bizi insan olmaktan çıkartan hesapların, kin, nefret gibi duyuların peşinde değillerdir. Onlar sadece yaşamdaki kendi rollerini oynarlar. An'ı yaşarlar. Sevgiyi, bilmezle, YAŞARLAR...

Vahşi dediğimiz hiç bir hayvan, bir başka hayvanı, derisinden cüzdan yapmak için öldürmez.
Hiç bir hayvan, zevk olsun diye yok etmez.
İnsan hariç.





İnsan olmanın özünde, en önemli ( ama ne yazık ki yitirilmiş) özellik, üretmektir.
O nedenle, çocuklarımıza üretmenin önemini, doğanın sadece KÜÇÜK bir parçası olduğumuzu, her canlının doğada bir görevi olduğunu, hiç bir canlının, bir diğerinden üstün olmadığını, her canlının, sadece "var" olduğu için saygı değer olduğunu, SEVGİ'NİN en önemli iletişim aracı olduğunu öğretin.
Bunu sözlerinizle yapamazsınız. İsterseniz saatlerce nutuklar çekin. Olmaz...
Bunu ancak, önce bizlerin, ta içimizde hissedip, yaşamımıza geçirmekle başarabiliriz.



TÜM CANLILARIN DOĞAL YAŞAMA HAKKINA SAYGIYLA, SEVGİYLE...