Sevmeyi,
sadece karşı cinse duyulan romantik bir duygu olarak görmek ne
büyük bir yanılgı...
Sevmek,
içinde içtenliği, katıksızlığı ve mutlak olarak karşılık
beklememeyi barındıran bir duygu/davranış halidir.
Sevmek
bir eylemdir. Yani, aktif bir kavramdır. Öyle oturduğunuz yerden
“seviyorum” demek, sevmek değildir.
Katıksız,
içten ve karşılık beklemeden vermeyi, yani sevmeyi
başarabildiğimizde, zihnimizdeki pek çok kavramı da harekete
geçirmiş oluruz.
Beklentilerimizi
akıl ölçülerine indirebiliriz. Bir çok konuda “az”ın
yeterliliğini, değerini anlarız. Bu, hayal kırıklıklarını
önler... Kendimizden kaynaklanan hayal kırıklarını ne kadar
azaltırsak, yaşamın zorluklarına karşı direncimiz de o oran da
artar. Çünkü enerjimizi boşa harcamamış oluruz.
Karşılık
beklemek derken, sadece “bugün ben sana, yarın sen bana”
değildir... Sürekli alkış/onay bekleme hali de karşılık
beklemektir.
Doğaya
da bir başka gözle bakabiliriz. Örn; dağın başında, hiç
kimsenin olmadığı bir yerde, ayağına ip dolandığı için
uçamayan bir kuşu görüp, onu o ipten kurtarıp, uçmasını
sağladığınızda içinize dolan mutluluğu kimsenin alkışlamasını
beklemeden içinizde, doya doya yaşayabiliyorsanız, evet, siz
gerçek sevgiyi yaşıyorsunuz demektir.
Katıksız
ve içtenlik bir derece ama karşılık beklememek çok da kolay
değil. Çocuğunu çok sevdiğini sürekli dile getiren bir annenin
bile aklının bir köşesinde, “ büyüyünce bana bakacak”
düşüncesi varsa, o sevgi hasar almıştır. Oranı ölçüsünde,
bir tür yatırıma dönüşmüş artık...
Sadece
fiziksel, bedensel durumların değil sevmek gibi kavramların da
yaşanma şekli, küçüklüğümüzden başlayarak, görerek
öğrendiğimiz ve eğer üzerinde düşünüp kendimizi sorgulayıp
değiştirmediğimiz takdirde, genlerimize işleyerek, bir sonraki
nesillere aktaracağımız bir miras haline gelir.
Kısaca,
sevmek, sevgiyi yaşamak, sevgi toplumu oluşturabilmek, doğayı,
insanı, her şeyi sevgiyle sarıp sarmalamak öyle bir kaç
sözcükle, kırmızı kalplerle ortaya konabilecek kadar basit
değildir...
Bu
yazımı okuduktan sonra, belki birkaçınız üzerinde
düşünecektir... Belki, bir şeyleri yanlış olduğuna karar verip
değiştirmenin bir yolunu arayacaktır... Bu kişilere bir önerim
var, yılların alışkanlığını, yanlış dahi olsa bir anda
değiştirebilmek pek kolay değildir. O zaman yapabileceğiniz çok
basit bir şey var; bir hayvan beslemek... Kedi, köpek, kuş vb. Ama
sadece mamasını suyunu vermekten söz etmiyorum.
Onu
izleyin. Her türlü zihinsel kalıplarınızı, insani duygularınızı
bir kenara bırakarak izleyin, anlamaya çalışın...
Çünkü
onlar, bizlerin başaramadığı gerçek sevgiyi biliyorlar,
yaşıyorlar, gösteriyorlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder