ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

6 Ocak 2014 Pazartesi

SEVMEYİ BAŞARABİLDİĞİMİZDE...






Sevmeyi, sadece karşı cinse duyulan romantik bir duygu olarak görmek ne büyük bir yanılgı...

Sevmek, içinde içtenliği, katıksızlığı ve mutlak olarak karşılık beklememeyi barındıran bir duygu/davranış halidir.
Sevmek bir eylemdir. Yani, aktif bir kavramdır. Öyle oturduğunuz yerden “seviyorum” demek, sevmek değildir.
Katıksız, içten ve karşılık beklemeden vermeyi, yani sevmeyi başarabildiğimizde, zihnimizdeki pek çok kavramı da harekete geçirmiş oluruz.
Beklentilerimizi akıl ölçülerine indirebiliriz. Bir çok konuda “az”ın yeterliliğini, değerini anlarız. Bu, hayal kırıklıklarını önler... Kendimizden kaynaklanan hayal kırıklarını ne kadar azaltırsak, yaşamın zorluklarına karşı direncimiz de o oran da artar. Çünkü enerjimizi boşa harcamamış oluruz.

Karşılık beklemek derken, sadece “bugün ben sana, yarın sen bana” değildir... Sürekli alkış/onay bekleme hali de karşılık beklemektir.
Doğaya da bir başka gözle bakabiliriz. Örn; dağın başında, hiç kimsenin olmadığı bir yerde, ayağına ip dolandığı için uçamayan bir kuşu görüp, onu o ipten kurtarıp, uçmasını sağladığınızda içinize dolan mutluluğu kimsenin alkışlamasını beklemeden içinizde, doya doya yaşayabiliyorsanız, evet, siz gerçek sevgiyi yaşıyorsunuz demektir.

Katıksız ve içtenlik bir derece ama karşılık beklememek çok da kolay değil. Çocuğunu çok sevdiğini sürekli dile getiren bir annenin bile aklının bir köşesinde, “ büyüyünce bana bakacak” düşüncesi varsa, o sevgi hasar almıştır. Oranı ölçüsünde, bir tür yatırıma dönüşmüş artık...
Sadece fiziksel, bedensel durumların değil sevmek gibi kavramların da yaşanma şekli, küçüklüğümüzden başlayarak, görerek öğrendiğimiz ve eğer üzerinde düşünüp kendimizi sorgulayıp değiştirmediğimiz takdirde, genlerimize işleyerek, bir sonraki nesillere aktaracağımız bir miras haline gelir.
Kısaca, sevmek, sevgiyi yaşamak, sevgi toplumu oluşturabilmek, doğayı, insanı, her şeyi sevgiyle sarıp sarmalamak öyle bir kaç sözcükle, kırmızı kalplerle ortaya konabilecek kadar basit değildir...
Bu yazımı okuduktan sonra, belki birkaçınız üzerinde düşünecektir... Belki, bir şeyleri yanlış olduğuna karar verip değiştirmenin bir yolunu arayacaktır... Bu kişilere bir önerim var, yılların alışkanlığını, yanlış dahi olsa bir anda değiştirebilmek pek kolay değildir. O zaman yapabileceğiniz çok basit bir şey var; bir hayvan beslemek... Kedi, köpek, kuş vb. Ama sadece mamasını suyunu vermekten söz etmiyorum.
Onu izleyin. Her türlü zihinsel kalıplarınızı, insani duygularınızı bir kenara bırakarak izleyin, anlamaya çalışın...
Çünkü onlar, bizlerin başaramadığı gerçek sevgiyi biliyorlar, yaşıyorlar, gösteriyorlar...

 

Hiç yorum yok: