ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

3 Mart 2013 Pazar

Ölüm üzerine




 

Farkında mısınız korkularımızla yönetiliyoruz…

“Bu da ne demek?” demeden önce birlikte düşünelim isterseniz…

İnsanoğlunun gelecekle ilgili bildiği tek mutlak gerçek ölümdür…

Burada hem fikiriz değil mi?

Binlerce yıldır insanların ölümsüzlüğü aramaları, yakın zamanlarda ölüme meydan okuma çabaları hep bu yüzden.

Biliyoruz, var… Ama kaçmaya çalışıyoruz…

Mutlak var olduğunu bildiğimiz bir olgu ile savaşmaya çalışmak saçma, yararsız, boşu boşuna güç kaybı ve en önemlisi kronik bir stres kaynağı… Hem de öyle bir kaynak ki, birileri tarafından sürekli pompalanıyor, sadece para kazanma uğruna sürekli canlı tutuluyor, unutmamıza izin verilmiyor…

Gazetelerde, televizyonlarda, kitaplarda hep ölmemeye çalışmak işleniyor. Bu, zihnimizle ( ki o doğrusunu biliyor) bilinç üstümüz arasında sürekli bir çatışma ortaya çıkartıyor. Stres kaynağı olması bu yüzden…



Tüm bu olumsuzluklara kapılmamak ve de birilerinin para tuzağına düşmemek için yapılacak şey çok basit…

Var olduğunu kabul etmek…

Para babalarının bu korkumuzu sömürmelerine birkaç örnek ister misiniz?

Başta sağlık sektörü geliyor. Özellikle sektör dedim çünkü sağlıklı yaşamak son derece doğal, her canlının en başta gelen hakkı olsa da artık bu, para kazandıran bir çark haline geldi ne yazık ki…

Hatırlarsınız, bir aralar margarinler kanser yapıyor diye bir furya başladı. Hemen sonrasında bir margarin firması ( sözüm ona zeytinyağlı margarin üretti…

Tamamen tesadüf :)


Sigara öldürür diye yer yerinden oynuyor. Evet, sigara sağlık için son derece zararlı. Bunu inkar etmek mümkün değil. Tamam da orda içilmez, burada içilmez diyerek özellikle yiyecek içecek mekanlarında sigara içmek isteyenleri dışarıya, açık havaya yolluyorlar. Bir bakıyorsunuz, soğuk havalarda sigara içenler üşümesin(!) diye bir yığın dış mekan sobaları üretiliyor…

Tamamen tesadüf :)

Şu sigara denilen şey bu kadar zararlı. Tüm devletler de vatandaşlarını samimiyetle korumak istiyorlarsa kökten üretimini yasaklayamazlar mı?

İsterlerse elbette…

Ama yapamazlar, yapmazlar. Neden? Çünkü para babaları kaşlarını çatıverir alimallah… Sonra nice olur o devletlülerin hali pürmelali?

Aman aman, yeter ki başta bizim olmak üzere Allah hiçbir devlete zeval vermesin. Bu arada birileri, birilerini zehirleyerek para kazansın, sigaradan hasta olanlar doğru sağlık “sektör”üne yollanıp bir yığın para kazandırsın. Görüntüde de sürekli “sağlığa zararlıdır” diyerek insanların kafası bulandırılıp kendileriyle çatışmaya, strese sokulsun…

Aman ne ala düzen?


Daha bitmedi, kolesterol derdi çıktı bir de başımıza…

Aman Allahım…

Zararlıydı, faydalıydı diye diye hal oldular… Daha sonuca varamadılar. Durun, bekleyin mutlaka peşinden bir ürün, ilaç vb. çıkacaktır, yakındır…

Tabi gene tamamen tesadüf olarak :)


“Spor yaparsanız sağlıklı yaşarsınız” ( ölmezsiniz demenin sisler ardındaki hali) Haydi millet düştü yollara, başladı koşmaya…

Sağlıklı kalacaklar ya… Bu arada bir yığın marka koşu kılıkları, ayakkabıları ve  benzeri bir dolu ürün sürdüler piyasaya. Birileri de sanki çocukluklarında koşarken de bu teşkilatla koşuyorlarmış da, onlarsız olmazmış gibi çılgıncasına kaptılar bu malzemeleri…

Eeee, ne oldu?

Bir baktık ki meğer öyle ulu orta, kafamıza göre koşmak pek hatalıymış. Herkeste başladı mı diz, kalça, ayak bileği sakatlıkları…

Haydiii istikamet nere?

Doğru bildiniz sağlık “sektör” üne tabii…
Bu da tesadüf :)
 

Sanırım şimdi daha pek çok örneği aklınızdan geçiriyorsunuz…

Siz kafanızda örnekleri düşüne durun, ben de artık pehlivan tefrikasına dönen bu yazımı noktalayayım.


Ö le ce ğiz baylar bayanlar… Lamı cimi yok...


Siz, ben, tüm canlılar bir gün öleceğiz. Ama o zamana kadar sağlıkla yaşamak için öyle pek derin bilgilere gerek yok. Telaşa ise hiiiiç. Yapacağımız şey, bedenimizi tanımak, onun ihtiyaçlarını karşılamak, doğal ortamınızdaki, atalarınızın beslendiği şekilde beslenmek. Yani yerinde ve zamanında… Yemek yemeyi sosyal bir davranış olarak değil, bedeninizin ihtiyacı olarak görmek. Vb.

Size ölümü gösterip, cebinizi boşaltmaya razı edenlerden de uzak durun. Sanki onlar ölmeyecekler mi?


Son söz Çiçero’dan: Ölümden neden korkayım ki…? 
Ben varken ölüm yok, ölüm varken ben yokum…

Haydi kalın sevgiyle, sağlıcakla... 


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok güzel