ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

21 Mart 2013 Perşembe

Düşünceler-- Değişim







Bedeninizde, düşüncelerinizde, yaşama bakışınızda bir rahatsızlık hissediyor ve bir şeylerin değişmesine ihtiyaç duyuyorsanız, ilk yapmanız gereken “neden”leri bulmaktır…
Nedenler bulunup, incelenip, ortadan kaldırılmadıkça hiçbir değişim kalıcı olamaz…

Dünya üzerinde her şeyin oturduğu bir zemin vardır, yani bir nedeni vardır. Sonuçları doğuran bu nedenlerdir. Bu durumda zemin, dayanak değişmeden hiçbir şeyin gerçek ve kalıcı olarak değişemeyeceği daha net anlaşılır…

Bu gerçek aslında hepimizin zihninde pırıl pırıl parlayıp duruyor. Hatta bazen içimizden bir ses: “bu yaptığın hakiki değil, daha temelden bir şeyleri değiştirmelisin” diye avaz avaz haykırsa da, ne yazık ki bu sese kulak vermeyiz. Neden mi vermeyiz? Çünkü yakın ve uzak çevremiz bir düzen(!) oluşturmuş ve her bireyin bu düzene uymasını mutlak sağlamak için yazısız kurallar koymuştur. Bu kurallar da medya, mahalle, eş, dost gibi her yolla zihnimize adeta kazınır…
Bir süre sonra bu kalıp düşünceler, yaklaşımlar işte o avaz avaz haykıran iç sesimizin bize ulaşmasını engeller…
İşte bu noktada hep dile getirdiğim kendini tanımak, bilmek devreye giriyor.
Elbette bunun için bir düşünce sistematiğine ihtiyaç var. Bu, geliştirilebilir. Fazla kolay olmadığını düşünebilirsiniz ama aslında çok kolaydır. Yeter ki neyin ne olduğunu ve işleyişini bilelim yeter.
Hiç kimse elini şakağına koyup da düşünerek bu sistematiğe ulaşamaz. Çünkü düşünceler soyuttur ve beynimizin içinde uçuşup durur. Hele ki gözleriniz açıksa, beyninizin üst katmanı yani tüm duyularınızın antenleri açıkken her türlü dış uyarıya açıksınız demektir. Bu da sizin uçuşup duran düşüncelerinizi yakalamanızı çok zorlaştırır.
Bu durumda yapılması gereken mümkün olduğu kadar sakin bir ortamda bulunmak ve mutlaka yazarak düşünmektir. Düşüncelerimizin uçuşmasını bu yolla engelleyebiliriz. Kağıt üzerinde somut hale gelen düşüncelerin üzerinde oynamak çok kolay ve bir kez tadına vardığınızda oldukça eğlencelidir.

Başta söz ettiğim dış dayatmalarla, kendi içimizden yükselen öz sesimiz arasında ne kadar uçurum varsa yazmaya başlamak da o kadar zor olacaktır. 
Buna hazırlıklı olun. 
Hiç zorlamayın kendinizi. Çünkü artık biliyorsunuz, her zorlama, her iki tarafta da direnç oluşturur. Bu direnç de değiştirmeye çalıştığımız düşünceleri büsbütün katılaştırır, değişmesini zorlaştırır…
Bu durumda bir kağıt, kalem alın ve sadece “yapabilirim” yazın… O kadar…
Aklınıza geldikçe o yazıya bakın ve gene işinize dönün…
Bir süre sonra kendiliğinizden “yapabilirim”in altını doldurmaya başladığınızı göreceksiniz…
Aradan geçen süre içinde zihniniz "yapabilirim" uyaranı karşısnıda ikna olacaktır çünkü...
Bu sürenin uzun, kısa olması hiç önemli değil. Uzun olması zhninizdeki kalıpların ne kadar katı olduğu anlamına gelir. Olsun, kendi haline bırakın. Nasılsa bunca yıl o kalıplarla yaşadınız ve hala hayattasınız değil mi? Yani bir kaç gün daha o kalıplarla yaşayabilirsiniz...

Bu yöntem zihnimizin işleyiş şekline çok uygundur. Tıpkı düğüm düğüm olmuş incecik bir zinciri açmak gibi düşünün. O zinciri ne kadar çekiştirirseniz o, daha da karışır. Oysa orasından burasından yavaş yavaş gevşetirseniz neredeyse kendiliğinden açıldığını görürsünüz…
Sevgiyle, sağlıcakla...

 

Hiç yorum yok: