ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

25 Ocak 2013 Cuma

Bir fincan kahveden Düşünsel esnekliğe..




Bir gün bir arkadaşım bana gelmişti.
Son zamanlarda eşiyle arasının iyi olmadığını biliyordum.

Geldiğinde gözleri ağlamaktan şişmiş, perişan bir haldeydi.
Zorlukla, önceki gece boşanmaya karar verdiklerini söyledi.
Elbette üzüldüm ama o an arkadaşıma destek olmak durumundaydım.
Oturdu ve uzun uzun aslında eşini ne kadar çok sevdiğini, nasıl bu noktaya geldiklerini bir türlü anlayamadığını, kendisini suçladığını fakat aslında pek de suçlu göremediğini anlattı...
Bir ara verdiğinde, "kahve içer misin" diye sordum. O da "çok iyi olur türk kahvesi lütfen" dedi... "Nasıl içersin?" diye sorduğumda, henüz son verdiği ağlamasına yeniden başladı ve adeta içi katılırcasına hem de... 
İçimden " mutlaka bu kahve olayının bir anısı olmalı aralarında" diye düşünürken cevap verdi: "kaç şekerli içtiğimi bilmiyorum ki. Çünkü kahveyi hep eşim yapardı. Onun yaptığı o kadar damak zevkime uygundu ki bu yüzden dışarıda hiç Türk kahvesi içmezdim" dedi...
Şaşırmıştım.
Koskoca bir insan, kahvesine, hem de çok sevdiği halde kaç şeker atacağını nasıl olur da bilmezdi?


Eminim şimdi "iyi de neden anlattın bunu şimdi?" diye düşünüyorsunuzdur.
Sizi merakta bırakmayayım. Bu hikayeyi anlattım çünkü size bir soru sormak istiyorum.
Bu hikayedeki arkadaşım sizce kadın mı yoksa erkek mi?

Şaşırdınız mı?
İsterseniz hikayeyi bir daha okuyun.
Büyük ihtimalle ilk okuduğunuzda gözünüzün önünde bir kadın canlandı. Öyle değil mi?
Peki ama neden?

İkinci okuyuşunuzda belki "kahveyi hep eşim yapardı" cümlesi kafanızı biraz karıştırmış olabilir. Hani kahve yapmak kadınların görevidir ya (!) Bu durumda arkadaşım erkek olmalıydı...
Oysa ağlayıp sızlanmak da kadınlara mahsustur(!) O zaman da arkadaşım kadın olmalı...
Vay başımıza gelenler, işler iyice karıştı değil mi? :)

Bu sorunun yanıtını vermeyeceğim. Amacım bilmece sormak değil.
Sadece zihnimizdeki öğrenilmiş/öğretilmiş/ kalıplara bir örnek vermekti...

Bu kalıplardan beynimizin içinde o kadar çok var ki...
Ne yazık ki bu kalıplar yaşamımızı yönlendirebilecek güçte...
Bu nedenle düşünsel esnekliğin çok ama çok önemli olduğuna inanıyorum.

Eğer bu hikaye daha farklı, sizi de ilgilendirecek bir konuda olsaydı ve sizin fikrinizi sorsaydım, eminim bir "zavallı kadın" veya kadınların ezilmişliği üzerine uzun bir sohbet başlayacaktı aramızda.
Arkadaşımın kadın veya erkek olduğunu bilmeden, sadece öğrenilmiş/ öğretilmiş/ kalıplar doğrultusunda bir ön yargıyla...

Şimdi düşünmenizi öneririm; Karşılaştığınız benzer durumlar var mı?
Haydi üşenmeyin. Düşünün.
Neyin ne olduğunu bilmeden, sadece zihinsel kalıpların doğurduğu ön yargıyla yorumladığınız...

Düşünsel esneklik bu nedenle çok önemli.
Bunun için zaman zaman kendinizle baş başa kalmanız, özellikle yazarak düşünmeniz size çok yaralı olacaktır.
Herhangi bir konuda, kalıplarınızdan dolayı bir ön yargınız olduğunu düşünüyorsanız, neden başka türlü olmasın diye kendinize sorun.
Evet neden olmasın?

Düşüncelerinizi esnettiğinizde, zihninizdeki kalıplardan kurtulma yolunda epey büyük bir adım atmış olursunuz.
İkincisi, beyniniz, kendisi için çok kötü olan otomatikleşmeden kurtulup, farklı düşünerek çalışır, gelişir...
Bir üçüncüsü ise, kalıpların ortaya koyduğu ön yargıların ve onların sonuçlarının bedeninizde yarattığı gereksiz gerilimden kendinizi korumuş olursunuz...

Sevgiyle... Sağlıcakla  

 
 
   
 

Hiç yorum yok: