ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

10 Ocak 2013 Perşembe

Vicdan- Öz mahkememiz



Eden bulur...
Evet, doğru...
Kötü eden, kötü, iyi eden iyi bulur...

Peki bu mekanizma hiç mi şaşmaz?
Hayır şaşmaz...

Çünkü zihnimiz, yaptığımız, yaşadığımız ve yaşattığımız her şeyi kayıt altına alır.
Bu kayıtlar, vicdan süzgecimizden, yani öz mahkememizden mutlaka geçer. 

Hani bazı kişiler için vicdansız, tanımlamasını kullanırız ya. Bu davranışları onların vicdansız olduklarını değil, vicdanlarının muhakeme sonuçlarını yaşamlarına yansıt/a/mamaları anlamına gelir.
Peki neden yansıt/a/mazlar? 
Bazı hırsları, alkış alma isteği, para tutkusu ve içlerinde halledemedikleri geçmişlerindeki ezilmişlikleri bunun en belirgin nedenleridir

Vicdan, beynimizin mahkemesidir.
Temeli ise hakkaniyete dayanır.

Sonradan edinilen bilgiler (yasaklar) olmasa dahi bu mahkeme çalışır. Çünkü doğa bizlere neyin doğru, neyin yanlış olduğu bilgisini vermiştir. Sonradan öğrenilenler sadece buna eklenir. 

Hırs, özellikle neredeyse son yılların dini diyebileceğimiz para hırsı, insanların bu öz mahkeme sonuçlarını dışa vurmalarını engellemede ne yazık ki başı çekiyor. Bunun dışında, kendisine haksızlık edene doğal içgüdüsü gereği karşılık veremeyince bu hırsını kendisinden güçsüzlere yöneltilmesi de çok sık rastlanan bir durum. Özellikle hayvanlara karşı yapılan eziyetler bunun en sık rastlanan dışa vurumudur.

Bu öz mahkeme sonuçlarını (sözüm ona) gizlemek için yalan söylemek, hatta yalan bir yaşam yaratmak(!) başta olmak üzere, şiddete varan pek çok yol denenir.
Dışarıdan bakan göz bu yalanlara inanabilir,  şiddetten korunabilir, bazen bu şiddetin kurbanı olabilir...
Ama  kişi açısından bakarsak öz mahkemesi hala devrededir. Asla kendi ürettiği yalanlara inanmaz. Dahası, bu yalanlar öz mahkemesi tarafından bir kez daha suçlu bulunmasına, bir hüküm daha giymesine neden olur...

Böylece yoğun bir iç savaş başlar zihinde...
Bu iç savaş, kendisini kaskatı bir bakış açısı, son derece gergin kaslar, sindirim sistemi sorunları, çeşitli tikler ki bunların başında kendi canını yakacak eylemler, saç koparmak, tırnak etlerine varıncaya kadar kemirmek, hatta orasını burasını kesmeye kadar varan davranışlarla kendisini gösterir...

Bu durumdaki bir kişiye yazarak düşünmeyi öneririm.
Daha önceki bir yazımda söz ettiğim göz kapalı, kalemin hiç durmadan yazacağı, imla, terbiye kurallarını tamamen göz ardı ederek, yazacak bir şey bulunamasa bile kalemi durdurmamak için şekil, rakam, herhangi bir başka konu, ne olursa sürekli ama kesinlikle düşünmeden yazmak...
Sonunda da bu kağıdı ( gene gözleri açmadan yırtmak, yok etmek...

Bu yöntemle düşüncelerin hızı kesilir, bilinç altında, sonuçta bu kağıdın yok edileceği bilindiği için tüm içini dökmek mümkün olur. 
Bu çalışmayla direkt olarak bilinç altınıza ulaşabilir ve bir oranda dahi olsa temizleyebilirsiniz.

Elbette imkanınız varsa bir uzmana baş vurmak da önemlidir.
Bu yazımda da düşüncelerimizin, zihnimizde olup bitenlerin bedenimizi nasıl etkilediğini göstermeye çalıştım...
Sevgiyle, sağlıcakla...

 
  
     

Hiç yorum yok: