ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

27 Mart 2012 Salı

YAŞAMIMIZIN SORUMLULUĞUNU ELE ALMAK









Biliyorum, kim ne derse desin, yaz kendisini hissettirdikçe fazla kilolarınız içinizi kemirmeye başladı.
Lütfen bir an şöyle düşünün; 
O kiloları nasıl aldınız?
Birisi size zorla mı verdi?
Yoksa bir sabah uyandığınızda ansızın bir baktınız ki fazladan kilolar her yerinizi kaplamış mı?

Hiç kendinizi yormayın ve kandırmayın. Onların her birisini, hem de büyük bir keyifle siz bedeninize yerleştirdiniz...

Hadi itiraf edin :)




Elbette burada, herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle alınan kilolardan söz etmiyorum.
Söz ettiğim, soğuk kış akşamlarında, elinize aldığınız abur-cuburlarla tv. karşısında geçirdiğiniz saatler, bedeninizi, "Bu buz gibi havada evde oturmak en iyisi" diyerek hareketsizliğe mahkum etmeniz. Bunların üzerine bedenimizin genetik kodlarına yerleşmiş olan savunma mekanizmamızın, soğuktan korunmak için daha fazla kalori ihtiyacını da eklersek durum ortada... 

Artık kendi sorumluluğunuzun farkına varmanın ve bu kilolardan kurtulmanın da yanlızca sizin sorumluluğunuzda olduğunun farkına varma zamanıdır.

Bu yazılarımda özellikle üzerinde durduğum nokta,  estetik, moda, görüntü değil kesinlikle.
Sağlıklı, ağrısız, kaliteli bir yaşamı hakkettiğimizden hareketle, bunu nasıl yapabileceğimizi sizlerle paylaşmak.

 


Beslenme alışkanlıklarımız ve hareket etmek... Bunların arasındaki denge kilo kontrolünde ( herhangi bir sağlık sorunu yoksa) tek mekanizmadır.
Hareket etmek demek sadece belli zaman ve para ayırarak spor salonlarına gitmek demek değildir.
İstiyorsanız bunu yapabilirsiniz ama tek seçeneğiniz bu değildir...
Şimdi bu satırları bir kaç kez daha okuyun isterseniz. Çünkü her zaman mücadele verdiğim, kafamıza kazınmış ve kazınmaya da devam eden yanlış düşünce kalıplarımız, kendimizle ilgili bu kadar basit gerçekleri dahi kabul etmemizi zorlaştırıyor.
Bu da, her şeyin para olduğu zamanımızın bir özelliği.
Ama ben eminim ki, sakince, kendi kendimizle baş başa kalıp düşünürsek göreceğiz ki, birileri para kazanmak için bizim sağlığımızla oynuyor. Bunu başarmak için, beynimize, güzellik, estetik adıyla pek çok virüs(!) yerleştiriyor.
Sizlere önerim, kendi sorumluluğunuzu ele almanızdır.

 

Sizlerden gelen yorum ve mailler ışığında, günlük yaşamdaki hareketlerimizi bir egzersize dönüştürmek konusunda örnekler vermeyi sürdüreceğim.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın...

 

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Kapitalizmin gücü(!) bizi kendimizden böyle kopartıyor işte. konuya çok güzel değinmişsiniz. Bu güne kadar hiç bu açıdan yaklaşan bir yazıya raslamamıştım. Harika. Teşekkürler. gelecek yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

tuvana dedi ki...

Aynen dediğiniz gibi. Çabuk yemek diye bir şey attılar ortaya, hem dünya üzerindeki tüm insanların genetik alışkanlıklarıyla oynadılar, kendi damak zevklerini zorla dayattılar. Neden? sadece daha çok para kazanmak için. Bu arada dediğiniz gibi bizi kendimizden uzaklaştırıp, kendilerine bağımlı hale getirdiler. Ben, kendi adıma bununla sonuna kadar savaşacağım. Çünkü başka "ben" yok...
Yazılarımı sürdüreceğim. Teşekkürler...

Adsız dedi ki...

Ben de aynı fikirdeyim. Şu kapitalizm illeti insanın ve tüm doğanın kanını iliğini kurutuyor. Sonunda elimizde kalanla idare etmek zorunda kalacağız. Tabi bir şeyler kalırsa. Bu dönemi yoksullukla geçirenler bir anlamda alıştıkları (!) için zorlanmayacaklar ama her şeyi, dünyayı yok etme pahasına ceplerini dolduranlar, o ceplerdekilerle satın alacak bir şeyler bulamadıklarında suratlarını görmek isterim doğrusu :)))