ESNEK BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİ İLE BEDENİNİZDEKİ GERİLİMLER AZALIR, KASLARINIZ, EKLEMLERİNİZ, OMURGANIZDAKİ AĞRILAR DA ORTADAN KALKAR

31 Ocak 2009 Cumartesi

Bakış açımızı biraz değiştirebilirsek yaşam çok daha kolaylaşacaktır



Merhabalar sevgili arkadaşlar.


Uzun yıllardır, geliştirip hala üzerinde çalıştığım ve en önemlisi yaşamıma geçirdiğim bedensel ve düşünsel esneklik programından bir kaç farklı noktayı daha sizlerle paylaşmak istedim.


İnsanlar medenileştikçe (!) " kendine yardım" ile ilgili yayınlarda da ciddi bir artış oldu. Görsel, yazılı medyanın yanı sıra konu ile ilgili bir çok da kitap da çıktı. Çıkmaya da devam ediyor.




Bunun bir nedeni olmalı.


Medenileştikçe doğamızdan uzaklaşmamız, bunun en büyük nedenlerinden biri diye düşünüyorum.


İnsanlar, içgüdüsel olarak yaşamaya şartlanmışlardır aslında. Aynen hayvanlar gibi. Buna karşın, yaşama küsmek, karamsarlık, yaşamdan kopmak vb. durumlar biz insanoğlunun büyük ölçüde kendi yarattığımız ve zihnimize ( isteğimiz dışında) yüklenen hatalı düşünce kalıplarının sonucudur.


Bu düşünce kalıplarının en başında ise endişe, korku gelmektedir. Kısaca yaşama bakışımızı, sosyal olaylara tepkimizi veya tepkisizliğimizi, hatta ciddi kararlarımızı bile endişe ve korkularımız belirlemektedir.


İsterseniz şöyle sakin bir zamanınızda, verdiğiniz herhangi bir kararınızı gözden geçirin.


Bununla ilgili küçük bir örnek vermek isterim.


Arkadaşlarım ve bir kaç da aile fertleri arasında şöyle bir deney yapmıştım. Yere, 40- 50 cm. ara ile paralel, uzun iki çizgi çizdim . Ve herkese bu iki çizginin dışına basmadan, arasında yürümeleri söyledim. Her yaş gurubundaki kişiler bu aşamayı kolayca yaptılar. Daha sonra aynı genişlikte ve uzunlukta bir tahtayı, bu sefer yerden 10 cm. yukarı kaldırdım ve gene bunun üzerinde yürümeleri istedim.
Bu aşamada bazı kişiler yürümekte, dengelerini bulmakta zorlandılar. Üçüncü aşamada ise tahtayı yerden 1 metre yükseltilince hiç kimse yürüyemedi.


Şimdi düşünelim, yüzey, aynı. genişlik aynı. Peki o zaman neden aynı genişlik yerden yükselince yürümek giderek zorlaşıyor.
Evet, düşme korkusu.


Bu edinilmiş korkumuzdur.
Hiç şüphe yok ki, insanoğlunun kendini doğal olarak savunma mekanizması sayesinde, bizim için zararlı olacak durumlardan kaçınmak gibi bir özelliğimiz vardır. Örneğin bu denemeyi iki dağ arasında yapmak bizim bu savunma içgüdümüzü harekete geçirir. Ama sadece yerden bir metre yükseklik bu mekanizmanın harekete geçmesi için oldukça düşüktür.


Çocukluğumuzda hepimiz " koşma, düşersin" sözünü kaç kez duyduk acaba?
İnsan zihni en sadık hizmetkardır, ama ...me, ....ma, gibi ekleri anlamaz. Yani,bak/ma dendiğinde, zihnimiz bunu "bak" olarak algılar ve gereğini yapar.
Yukarıda söz ettiğim "koşma, düşersin" uyarısını da zihnimiz iki şekilde algılar. Birincisi "düşersin" sözcüğü ile "düşmek" fiilini anlar ( ve ne yazık ki gereğini yapar) ikinci olarak da "koşulunca düşülür" gibi bir önerme olarak kaydeder.
Her ikisi de, ömrümüzün sonuna kadar "koşmak"ile ilgili her karşılaştığımız durumda ( bilinç düzeyinde olmasa bile) bu iki kayıt sürekli tazelenir. Böylece bir korku zihnimizdeki ( ne yazık ki) yerini almış olur.
Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün.


Eğer arzu ederseniz benzer durumları örnekleyelim ve bunları devre dışı bırakmak için kendi fikirlerimi de daha sonra paylaşayım sizlerle.


Hepiniz sağlıcakla kalın...

Hiç yorum yok: