Bel
ağrınız mı var?
Ya
da daha doğru soru; bel ağrınız yok mu?
(sahi
mi ;) )
Sürekli oturarak iş yapıyorsanız/çalışıyorsanız, arada bir, yukarıdaki resimdeki gibi gerinme ihtiyacı doyarsınız. Ama aslında bedenin germe ihtiyacı duyduğu kas (3) numaralı resimdeki kastır... o yüzden bu arasıra yaptığınız gerinme bir işe yaramaz...
Burada
söz edeceğim bel ağrıları, fıtık, kayma vb. herhangi bir
ortopedik durumun olmadığı hallerle ilgili...
Her
bel ağrısı fıtık, kayma demek değildir çünkü...
Görünen
o ki, insanoğlu çok çabuk iki ayağı üzerine kalktı... en zayıf
bölgesi olan bel çevresi kasları henüz yeterince güçlenemediği
için de, üst bedenini taşıyamadı ve hemen oturmaya başladı...
Evet,
oturmak... Bel ağrılarımızın en başta gelen nedeni...
Buyurun,
açıklaması burada...
Önce,
bedenimizle ilgili temel bir ilkeyi hatırlayalım; “kapasitesi
ölçüsünde, sürekli/düzenli/ kullanılmayan her kas/organ/ zaman
içinde işlevini kaybeder/küçülür/ hatta tamamen işlevsiz
kalır...
(2)
- Belimizin üzerinde kalan bölgemizin ağırlığı, altında kalan kısımdan çok daha fazla. Üstelik, ayaklarımızla yere bastığımız için, alt bölge ağırlığının büyük bir kısmı yer tarafından emilirken, üst bölgemizin ağırlığı tümüyle omurga ve çevresindeki kaslar tarafından sağlanmak zorunda...Kendi boyunuzda bir sopayı yere değdirin ve dimdik tutmaya çalışın... Dikkat ettiniz mi, en alt kısmından değil, refleks olarak orta kısmından müdahele ediyorsunuz dengede tutmak için... şimdi bu sopanın üst tarafına biraz ağırlık ekleyin... gördünüz mü, dengede tutmak daha da zorlaştı...Kısaca, bel bölgemizdeki kaslarımızı, kapasiteleri ölçüsünde ve eşit olarak güçlü tutmak zorundayız... Sadece karın kasları güçlü ise, beden öne doğru eğilmek ister (güçlü taraf çeker)... sadece sırt kasları güçlü ise, bu sefer beden, arkaya doğru eğilmek ister...
Bu resimde çok net
görünüyor ki, bel bölgemizde, kemik yapısı açısından
sadece ve sadece omurgamız var... Oysaki pek çok yaşamsal
organımız bu bölgemizde... Peki bu yaşamsal önemdeki
organlarımız nasıl koruma altında?
Kaslarımızla,
yağ ve bağ dokularıyla elbette...
Evet
artık net olarak biliyoruz ki, sırt, bel kaslarımız eşit olarak
güçlü, ve işlevsel olmak zorundadır... bu da bu kaslarımızın
sürekli ve düzenli olarak kullanılması demektir...
aksi takdirde, mutlaka bedenimiz bir tarafa doğru eğilecektir...
(3)
Şimdi
bu resme bakın lütfen.
Kırmızıyla gösterilen bu
kasımızın ismi, psos minor... bel omurlarımızın başlangıç
noktasından başlayıp, kalça eklemi hizasına bağlanıyor.
Belin her iki tarafında da bulunuyor...
İsmi
pek lazım değil ama bel ağrılarımızın en başta gelen
sorumlusu bu kasımız. ( zavallı kasımızın bir kusuru yok. Onu
yeterince kullanmadığımız için bizler suçluyuz aslında :) )
Resimde
gördüğünüz gibi bu kas, ayakta durduğumuz zaman, düz/gergin
duruyor. Yani çalışıyor. Fakat oturduğumuz zaman bu kas,
kısalıyor/çalışmıyor...
Eğer,
ayakta durmaktan çok oturuyorsak, zaman içinde bu kasımız
işlevini yitiriyor ve ciddi bel ağrıları ortaya çıkıyor.
Demin
sopa örneğini verdim ya, işte o sopayı dengede tutmak için
elinizle müdahele ettiğiniz noktanın, bedenimizdeki karşılığı
bu kas.
Şimdi
bu kasımızı nasıl en basit şekilde çalıştırabileceğimize
bakalım:
Evet
bu resimdeki hareketi günde bir kaç kez, düzenli ve sürekli
olarak yapmanız sizi, bel ağrılarından kurtarabileceği gibi
ileri yaşlarda oluşabilecek ağrı sorunlarının da önüne
geçecektir.
Burada
tekrar hatırlatıyorum, söz edilen bel ağrıları, fıtık/kayma
gibi sorunların olmadığı durumlar için geçerlidir...
Sağlıkla... Sevgiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder